Monday, March 30, 2009

“Bi daha da gitmem seçime...”

Can Dundar

“Seçmen sağduyusu” diye bir şey varsa, onun ortaya çıktığı bir seçim oldu 2009...
İlk değerlendirmede birçok açıdan hayırlı olduğunu söylemek mümkün.
Bu ülke, tek parti egemenliğini sevmiyor.
Tek lider olmaya soyunanlara yüz vermiyor.
Gerilim siyasetini cezalandırıyor.
“Ceketi koysam seçtiririm” tavrını affetmiyor.
“Şuraları istiyorum” diyene hiçbirini vermiyor.
“Mağrur olma padişahım, senden büyük Allah var” sözü boşa söylenmiş değil.
Halkın çok güçlü bir fren-gaz mekanizması var; sırtını sıvazlayıp “Hadi” dediği birileri fazla ileri gitti mi, anında “van minüt” diye onu ceketinden çekiyor.
Bu tavır, bir tek parti-tek adam diktasına gitmemizi de engelliyor.
* * *
Erdoğan, “Türkiye partisi” olmak için 3 kesime mavi boncuk dağıttı:
Bunlar 3 bölgedeki rakiplerinin tabanıydı aynı zamanda:
Büyük kentlerdeki, sahillerdeki laiklere İzmir’deki, Çankaya’daki türden liberal adaylarla farklı bir kimlik sundu.
İç Anadolu’daki milliyetçi-muhafazakâr kesime “Türküm demeyen gitsin bu ülkeden” mesajı verdi.
Güneydoğu’da Kürtlere, bir yandan Kürtçe TV açarken bir yandan da “Kimliği boş verin, hizmete bakın” dedi.
Farklı kesimlere zıt mesajlar vermenin faturası ne oldu?
Hepsini birden kaybetti.
Büyük kentler, ekonomik krizin ve işsizliğin faturasını da ekleyip ciddi darbe vurdu iktidar partisine... İzmir hüsranı, İstanbul sürprizi, Antalya yenilgisi, Beyoğlu ricatı bunun göstergesidir.
Milliyetçiler, TRT Şeş’e kızıp MHP’yi seçerken, Kürtler, TRT Şeş’i izleyip DTP’yi seçti.
Güneydoğu, sorununun ekonomik değil, siyasi olduğunu anlattı. Türkiye’nin 4. partisi yaptığı DTP’yi Kürt sorununun muhatabı olarak gösterdi.
Seçmen “Sadaka istemem, kalsın” dedi.
Tunceli, eşyaları hükümetten aldı; oyunu başkasına verdi.
Beyaz eşyalı, kömürlü, nakitli yardımlar kadar “Bize vermezseniz hizmet gelmez” şantajının da cezalandırıldığı bir seçim oldu bu aynı zamanda...
Bu sonuç, AKP’yi (ilk dönem ANAP’ını andıran) o koalisyon halinden gerçek parti hüviyetine döndürmeye yarayacaktır ki o dönüş, ANAP’ın erimesinin başlangıcı olmuştu.
2009 da AKP için sonun başlangıcı olacağa benziyor.
* * *
Birkaç ders de başkalarına:
CHP, akıllıca davranarak bu kez seçim kampanyasını laiklik değil, yolsuzluklar üzerine kurdu. “Şeriat geliyor” feryadı, son iki seçimdir AKP’nin ekmeğine yağ sürüyordu. Muhtemelen Deniz Feneri dosyası, “Türkiye laiktir” sloganından da, çarşaf açılımından da çok daha etkili oldu. CHP, milliyetçi söyleminin bedelini ise Güneydoğu’da sıfırlanarak ödedi.
Bir mesaj da askere:
Geçen seçimin hemen arifesinde gelen bir e-muhtıra, tepki oyları yaratarak AKP’yi hak etmediği bir zafere götürmüştü. Bu kez asker sustu. Ödünç verilen tepki oyları da gerçek sahiplerine döndü. Siyaset normalleşti.
İlk sonuçları değerlendiren Erdoğan, bu sonuçtan ders almışa benziyordu; dileriz uzlaşmanın önemini anlamıştır.
Sırf bu bile, anayasa paketinin Meclis’e gelmesinden önce önemli derstir.
İki muhalefet partisinin toplam oyu iktidar partisine eşitlendi.
Yarından itibaren Türkiye erken seçimi konuşmaya başlar.
Erdoğan koltuğundan kalkıp “Bi daha da gitmem seçime” dese yeridir.

No comments: