Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç Demokratik Toplum Partisi'nin kapatılmasına karar verildiğini açıkladı. 37 DTP'liye 5 yıl boyunca siyaset yasağı geldi
ANKARA - Anayasa Mahkemesi, oybirliği ile Demokratik Toplum Partisi’ni "eylemleri yanında, terör örgütüyle olan bağlantıları da değerlendirildiğinde devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı nitelikteki fiillerin işlendiği bir odak
haline geldiği gerekçesiyle" temelli kapattı. Mahkeme, 37 isim hakkında 5 yıllık siyasi yasak getirirken, bu kapsama giren Parti Genel Başkanı Ahmet Türk ile eski Eşbaşkan Aysel Tuğluk'un milletvekilliklerini düşürdü. DTP dosyasının gündeme alınma zamanlamasıyla demokratik açılım süreci arasında bağlantı kurulmasını eleştiren Haşim Kılıç, "Hukukun yükünü mahkemeler çeker. Siyasetçilerin yükünü de siyasetçilerin çekmesi lazım" dedi. DTP kararını alırken Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin İspanya'da kapatılan Herri Batasuna partisi ile ilgili kararını da dikkate aldığını söyleyen Kılıç, isim vermeden Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek'in DTP'nin durumunu Batasuna'ya benzeten açıklaması için 'talihsiz açıklama' ifadesini kullandı.
Terör odağı olduğu için
Anayasa Mahkemesi Yargıtay Başsavcılığı'nın 16 Kasım 2007'de 'bölücü eylemlerin odağı olduğu' iddiasıyla DTP aleyhine açtığı davanın esastan görüşmesini 4. gününde tamamladı. 4. günde yapılan 9 saatlik tartışmaların ardından kameraların önüne çıkan Mahkeme Başkanı Haşim Kılıç, yapılan görüşmeler sonunda, DTP’nin, eylemleri yanında, terör örgütüyle olan bağlantıları da değerlendirildiğinde, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı nitelikteki fiillerin işlendiği bir odak haline geldiği anlaşıldığından, Anayasa’nın 68 ve 69. maddeleriyle 2820 Sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 101 ve 103. maddeleri gereğince kapatılmasına karar verildiğini açıkladı.
Türk ve Tuğluk'un milletvekilliği düşecek
Partinin tüzel kişiliğinin kapatma kararının çıktığı andan itibaren geçerli olacağını söyleyen Kılıç, beyan ve eylemleriyle partinin kapatılmasına neden olan ve bu nedenle siyasi yasak getirilenler arasında DTP Genel Başkanı ve Mardin Milletvekili Ahmet Türk ile Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk’un milletvekilliklerinin karar resmi gazetede yayınlandıktan sonra düşeceğini açıkladı. Tuğluk ve Türk, bağımsız olarak seçime girip TBMM'ye girebilecek, ama herhangi bir parti grubuna üye olamayacak.
Başkanlar bağımsız devam edebilir
Kılıç'ın açıkladığı listede belediye başkanları Necdet Atalay(Batman), Ferhan Türk(Kızıltepe), Selim Sadak (Siirt) ve Aydın Budak (Cizre) yeralıyor. Belediye başkanları İçişleri Bakanlığı kapatma kararını gerekçe göstererem haklarında bir işlem yapmadığı takdirde görevlerine bağımsız olarak devam edebilecek.
Çiçek'in açıklaması talihsiz
Kararı okuduktan sonra davanın zamanlamasına ilişkin yapılan eleştirilere yanıt veren Kılıç, isim vermeden Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek'in Herri Batasuna kararıyla ilgili açıklamalarını "talihsiz açıklamalar" olduğunu ifade ederek şunları söyledi:
ELEŞTİRİLERİ GÖRÜYOR GİBİYİM: Karar yazılana kadar Anayasa Mahkemesi ile ilgili belki de yapılacak eleştirileri şimdiden görüyor gibiyim. Bu nedenle mahkememizle ilgili bu karardan önce bazı düşüncelere eleştirilerini olduğunu basın organlarında bizde adım adım izledik. Bunlar içinde demokrasi ve insan hakları alanında tam bir süreç başlamış iken böyle bir sürecin, bu davanın ele alınmasıyla, bu sürecin sabote edildiği, verilecek kapatma kararının siyasi bir darbe olarak nitelendirildiği ve zamanlamasının da siyasi partinin görüşülmesine ilişkin tarihin çok düşündürücü olduğu ifade edildi. Bu eleştirileri biz çok haksız ve acımasız olarak değerlendiriyoruz. Bu dava 2 yılı aşkın bir süredir devam etmekte ve iki yılı birazda geçmiş durumda. İki yıl bu konuda başsavcı ile 141 belgenin eklerine ilişkin çok ciddi eksikler görüldü. Bu eksiklikler raportörler aracılığıyla kapatılmaya çalışıldı. bizim partiye ilişkin gündemi tespit ederken dışarıda sürmekte olan bir demokratik süreci ile ilgili herhangi öngörümüz değerlendirmemiz herhangi bir düşüncemiz asla olmamıştır.
BİR PARTİ TERÖRÜ KULLANAMAZ :Mahkeme hak ve özgürlükler korusunda birey ile devletin menfaatleri ve çıkarları daha doğrusu anayasada koruma altına alınmış değerler arasında bir denge kuran bir kurumdur. Bu dengeyi kuranken tabi ki Anayasaya, yasalara ulusla arası hukuka ve hukukun üstün kurallarına bağlı kararak bu dengeyi korumaya çalışmıştır. Parti kapatmalarla ilgili çağdaş dünyada geçerli olan uluslararası anlaşmaların ve bizim siyasi partiler kanunumuz ifade ettiği ölçüler içerisinde hem ifade özgürlüğünü hem de örgütlenme özgürlüğünü kullanılmasına ilişkin bir takım ölçülerin olduğunu hepimiz biliyorsunuz. Bir siyasi parti terör, şiddet baskı içeren eylem ve söylemleri kullanma hakkına sahip değildir. terör ve şiddet içeren eylem ve söylemlerle barışçıl söylem ve önerilerin birbirinden ayırmak zorundadır.
KAPATMA GEREKÇELERİ: Nitekim AHİM son yıllarda vermiş olduğu kararlarında bu konunun üzerinde çok açık bir biçimde durmuş bununla ilgili önemli ölçüler ve ölçütler yaratmıştır. İşte bunları ifade edecek olursak bir siyasi partinin terör ve şiddete yakınlığı meşru göstermeye çalışması propagandası, övülmesi yardım ve yataklık yapması açık ve gizli onay ve destek vermesi sözleşmeye asla uygun görülmemiştir. Bu konuda verilmiş kapatma kararları sözleşmeyi ihlal olarak nitelendirilmemiştir. Bir parti demokratik ortam içerisinde amacı ve bu amaca ulaşmak için kullandığı araçlarını demokratik toplum değerleriyle uyum içerisinde kullanmak zorundadır. Bu uygunluk yoksa bu siyasi partinin siyasi alanda bir toplum modeli önerme hakkı da yoktur.
TERÖR VE ŞİDDET YÖNTEM OLAMAZ: Bir partinin savunduğu ya da önerdiği inandığı toplumsal projesi ne kadar kutsal olursa olsun yöntem olarak eğer terör ve şiddetle ilişki kurmuş ise bu amacının bence hiç bir anlamı yoktur. Anayasa mahkemesi son yıllarda verdiği kararlarda AHİM’in yapmış olduğu bu kriterleri ciddi anlamda kullanıyor ve buna örnek olarak HAK-PAR kararında bunu uygulamıştır. Terör ve şiddetle olan eylemlerle, barışçıl yöntemleri ayırarak kararlarını bu ölçüde vermeye çalışmaktadır.
SİYASETÇİLERE UYARI: Hukukun yükünü mahkemeler çeker. Siyasetçilerin yükünü de siyasetçilerin çekmesi lazım. Kimse mahkemelerin siyasi bir görev şeklinde bir yardım beklememeli. Bekleme hakkı da yoktur. Siyasi partiler ilgili ve ihtiyaç duyulan anayasal ya da yasal değişiklikleri yapması için her zaman çağrıda bulunduk. Ancak bu çağrıları siyasilere duyurmayı başaramadık. Hemen belirtelim ki bu çağrının içinde siyasi partilerle ilgili gerek anayasal gerekse yasal düzenlemelerde terör ve şiddete ilişkin izin veren bir düzenleme asla yapılamaz herhangi bir çağrımız yok. Çünkü dünyanın hiç bir yerinde terör ve şiddete bulaşmış partiye ifade özgürlüğünde bir hak verilmektedir. Değişiklikler konusunda yaptığımız çağrı tamamen bunun dışındadır.
YILGINLIK YOK: Terör eylemleri itibariyle terörün amacı korku endişe güvensizlik yaratarak toplumun moralini bozmayı amaçlamaktadır. Bozulan bu ortamdan faydalanarak siyasi hedeflerine ulaşmayı amacı gütmektedir. Türkiye Cumhuriyeti bütün kurumları sistemleri çalışmaktadır. Yılgınlık ve umutsuzluk bu toplumun tarihinde yoktur ve olmayacaktır. Demokrasi sorunlara çözüm bulma sanatıdır. Demokratik ortamda çözüm üretmemek mümkün değildir. Siyasi etnik dinsel tüm farklılıklarımızla birlikte bizlerin yaşama azmini birlikte yaşama azmini ve becerisini göstermek zorunda olduğumuzu altını çizerek ifade etmek istiyorum. Milletimizin terör karşısındaki bu güne kadar gösterdiği asil ve vakur duruşu adeta bir tarih yazmaktadır. 40 yıldır terörü bütün acımasız saldırılarına rağmen birlikte yaşama arzusunu asla kaybetmemiştir.
ÇÖZÜM YERİ MECLİSTİR: Evet zorlu bir süreçte geçiyoruz, sorunlarımız ne kadar ağır olursa olsun çözüm yeri parlamentodur. Parlamento olmalı ve bu inancı asla kaybetmemeliyiz. Siyasi aktörlere bir çağrı yapmak istiyorum öfke ve siyasi gelecek endişelerinde arınarak kaybolan diyaloglar kurulmalıdır. Milletin layık olduğu Demokratik hukuk devletin gerekli kıldığı anayasal ve yasal değişiklikler bir an önce hayata geçirilmelidir. Bu kararın milletimize ve devletimize hayırlı olmasını diliyorum.
BATASUNA ETKİLİ OLDU: Kararımızda ağırlık olarak Batasuna kararı ve ahim kararları etken oldu. Süreç içerisinde çeşitli beyanatlar oldu. Özellikle siyasilerin ve gazetecilerin açıklamaları oldu. Bu açıklamaları talihsizlik olarak görüyorum. Bu tür açıklamalar yapılmaması gerekirken maalesef yapılmıştır. Anayasa Mahkemesi, AHİM’in verdiği kararları göz gönünde tutulmuştur. Batusuna kararı göz önünde tutulmuştur.
Saturday, December 12, 2009
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment